Anasayfa » Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş

Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş

Geçen hafta sonu İstanbul Devlet Tiyatroları Cevahir Sahne’de oynanan (aralık 14’e kadar beyoğlu küçük sahne‘de) Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş‘teydik. Daha bu senenin başında Devlet Tiyatroları’na girmiş bir oyun. Naçiz gözlemlerimi senin için derledim;
Evren?!?

Oyun tek perde ve bir saati biraz aşan süreye sahip. (Yaklaşık 70 dakika) Oyun 30 yıllık evli olan bir çiftin yatak odasında geçiyor. Tüm oyun boyunca bir gecede çiftlerin birbiriyle iletişimini ve birlikte geçen 30 yılın yansımasını izliyoruz. Bu çifti Musa Uzunlar ve Ülkü Duru canlandırıyor. Ayırca arada İşdar Gökseven oyuna komşu Gunkel olarak dahil oluyor. Kadro hiç fena değil.
Sıkıntılı Bir Metin

Musa Uzunlar‘ın ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu belirtmeye gerek musa-uzunlarbile duymuyorum. Sahneyi paylaştığı isimler de oldukça başarılı ve uyumlu bir şekilde iş çıkarttıklarını söyleyebilirim. Öte yandan bu oyun bize Tiyatroyla alakalı çok güzel bir şeyi kanıtlıyor. O da şu ki; bir oyunda tüm oyuncular istedikleri kadar kusursuz ve mükemmel performans sergilesinler, metin zayıflığının önüne hiç bir şekilde geçemiyorlar. Bu zayıflığı sahnede boşluklarla kendisini gösteriyor. Oyunculardan hana hiç bir sıkıntı gözlemlemedim. Yani replik unutma, zamanlama sorunu gibi süreçte sorun yaratacak bir durum yaşanmadı. Metinin yavanlığına karşı oynanan oyun ancak bu kadar tatlı ve “izletilebilir” olabilirdi. (cümle olumsuzmuş gibi dursa da yazar burada olumlu bir cümle kurmaya çalıştı)
Küçüklüğe Dönüş ve Sinagog

Metnin olgun olmaması nedeniyle oyun içerisinde anlamsal kopukluklar oluşuyor. Bu kopuklukların en büyük bir başka nedeni ise kültürel farklılıklar. Oyun yazarı Hanoch Levin isminde İsrailli bir oyun yazarıymış. (Biraz önce internetten buldum) Oyunları çevirirken musa-uzunlar-ulku-duru-istar-goksevenyapılan en büyük hatalardan biri sadece cümleleri ve anlamları değiştirmemiz. (kendi düşüncem) Biraz önce bahsettiğim anlamsal kopukluklar uyarlayamama sorunlarından ortaya çıkıyor.

Çok ufak bir örnek vereyim. Oyunumuzdaki kocayı canlandıran Musa Uzunlar, oyunun bir bölümünde hayal dünyasında çocukluğuna dönüp hipnotik bir şekilde çocukluğunda hatırladığı şeyleri dile getiriyor. Hayalinde ölmüş olan babasını görüyor ve babası elinden tutup birlikte sinagog’a gittikleri bir günü hatırlıyor. Bu sırada duygusal akışın tepe noktaya çıkması ve tüylerimin diken diken olması gerekiyor. Bir musevi vatandaşımız izlediği zaman eminim çok güzel o ruha girebiliyordur ancak bana bu duygusallık malesef geçemedi. Benim izlediğim şeyin bir oyun olduğunu hatırlatarak oyundan kopardı.
Tartışmaya Açılmalı

Burada konu elbette ki musevilik, yazar ya da sinagog falan değil. Tiyatroda amaç, sahneden verilen mesajlarla (oyunun kendisiyle) çeşitli duyguları daha yoğun bir şekilde bize hissettirmek ise (ki öyle) metin bu şekliyle amaca uygunluk gözden gmusa-uzunlar-ağlamakeçirilmeli.

Karakterin oyun içerisinde dini yaşantısı ya da görüşüyle alakalı hiç bir önemlilik arz eden bir durum yok. Karakterin Musevi olması pek bir şeyi değiştirmiyor. Aynı şekilde Müslüman, Hristiyan ya da Ateist olması da. Karakter Müslüman yapılsın “ay ne güzel cumaya gidiyoruz” desin demiyorum. Bu da çok sırıtacağı gibi muhtemelen yazara biraz saygısızlık olacaktır.

Burada konunun herhangi bir din olmadığını anladığını düşünüyorum. Anlamadıysan bölümü tekrardan oku. Özgün olmayan tiyatro oyunlarında sıkça rastlanan bu eksiklik pek hoşuma gitmediği için yazmak istedim.
Ara Boşluklar

Yukarıda bahsettiğim gibi, metinde var olan sıkıntılar diyaloglar arasında yer yer boşluklar yasamak-denen-bu-zahmetli-is-galabırakıyor. Oyunu okumadım ancak yönetmen bu boşlukları doldurmak için aralara doğaç eklettiği görüşündeyim. Mesela 30 yıldır neredeyse her gece yaşanan bir dialog olduğunu oyunda sıklıkla duyuyoruz. O 30 yıl içerisindeki sıradan bir gece, evet. Bunu pekiştirmek için erkek karakterimizin karısının sorduğu sorulara karşılık ne söyleyeceğini bildiğini ispatlamak için “şimdi şunu diyecek”, “şimdi şunu yapacak” gibi bir nevi “İç Ses”i o sırada kendisinden duyuyoruz. Burası metinden ayrı olduğu hissine kapıldım. Ancak olmasaydı eksiklik kesinlikle hissederdik.
Çiftlerin İletişimi

Daha çok evin erkeğinin eşinden bunalmasını ve karısının ona karşı manipülasyon girişimlerini konu alan hikayede evli çiftlerle alakalı çok güzel tespitler veriliyor. Oyunda yatak odalarına konuk olduğumuz kişiler sizn evinizden birileri değilse bile komşunuzun, arkadaşınızın ya da bir akrabanızın yaşadığı olayları içeriyor. Kadın/Erkek çatışmasını çok güzel bir şekilde görüyoruz.

Her şeye rağmen sizi içine çeken bir oyun. Ustalara saygılar. Gidilmesi gereken oyunlardan biri kesinlikle. Yazıyı da burada “Tiyatroya daha sık gidin” temalı kamu spotuyla bitiriyorum. Ki haklıyım, gidin.

işdar-gokseven-yasamak-denen-bu-zahmetli-is