Bugün bi’ iş için İstanbul’un çok bilindik bir Posta Telgraf Teşkilat’ı (PTT) şubesindeydim. Yaklaşık 1,-1,5 saatim orada geçti. Belki de hepimizin bildiği, gördüğü ve dile getirmediği şeyleri gözlemledim ve yeni fikirlerle karşılaştım. İşte ufkunuzu genişletecek o 1 saatlik dilimi size aktarıyorum.
SAAT BİLMEM KAÇ
Bi’ iş için 2010′un İstanbulunda, Avrupa’nın orta yerinde PTT’ye gittim. Tam hatırlamamama rağmen gündüz 12:30 civarı bir saat. 1 Saat ve belki de biraz daha aşkın süreli halk’ın arasına karışma sürecim başlamış. Yaşlı teyzelerle beraber sıra bekliyorum. Maaşlarını almaya gelmişler. Numaratörden sıramı aldım. Öğle saatinde kapalı olması gereken Pe Te Te, tek gişeci ile süratli yavaşlığına devam ediyordu. Sıra 380 küsürlerdeyken benim numaram 458′di. Önümde 70 küsür kişi vardı ve tek veznedar ile başbaşa, mum ışığında, şarabımızı… Yok, tek veznedar, bir ton insan ve ben vardım. Elimde ise o eşi olmayan, üzerinde 458 yazan sıra kağıdım. Allah şu teknolojiden razı olsun.
Onca insan içinde oturacak yer olmaması ve olağan yerlerinin çoğunun tükenmiş olması dolayısıyla hemen numaratör’ün yanında bekleyedurdum. Bu sırada gelen müşteriler/konuklar/teyzeler/amcalar/apaçiler/tikiler vs yanıma uğramadan edemez oldular. Hazır gelmişken numaratörden de numara almayı ihmal etmediler genelde.
TAM BU ESNADA
Yaşlı teyzeler ve amcalar numaratöre bakışmak suretiyle numara alınacağını sandıklarından ötürü yardım etmeyi üzrime bir vazife gördüm. Dokunmatik ekranlı, son moda numaratöre dokunup 3-4 kişiye buyrun dedikten sonra kadrosuz kaçak çalışanlardan biri oldum. Karın tokluğunaydı artık, başa gelen çekilirdi.
“NUMARAYI SİZDEN ALIYORUZ HERHALDE?”
Önümde sıraya girmiş 8-10 kişiye seri olarak numara basarken buldum kendimi. O sırayı daha eritemeden, herkese sıra numarası veremeden kuyruğa kaynak yapan bir teyze çıkageldi. “Yavrum, sıra numarasını senden mi alıyoruz?”. “Evet teyzecim ama sıra var…” diyebildim kan ter içinde numaratörden numara basarken. Koskoca PTT, vatandaşın birini ücretsiz ve sigortasız çalıştırıyordu resmen. Yol paramı bile vermediler, sigortama giriş çıkış bile yapmadılar.
“BURALARDA BİR YERDE OLMALI”
Bu kuyruk henüz erimişti ki 23 yaşlarında yeşil gözlü bir bayan önümde bekledi. Alışkanlık olarak bastım numarayı. “Yok sağ ol.” dedi ve hemen diz çöktü.
Yok yok, öyle değil… Sizin içiniz fesat.
Önümde diz çökmesinin nedeni sadece yerdeki kağıtlardı. Numaratör’ün hemen dibinde kağıt parçacıkları vardı. “Buralarda bir yerde olmalı. Bazen numarayı basıp yere atıyorlar…” dedi ve kağıtları kurcaladı. Bense daha önce o kağıtlara bakmış biri olarak zafere ulaşılamayacağı kesin bir savaşı izler olmuştum. Derken aynı hanım “Çöpçü müyüm ben ne?..” diyerek kendi hâlini çok güzel özetledi.
EN YAKIN NUMARAYI BULMACA
Aradığını bulamayan hanım elimde beklettiğim sıradaki numaraya yönelmeden “İyi günler” diyerek uzaklaştı. “Nasıl olsa bulurum” da demişti devamında. Derken ileride posta ile ilgili olan bölüme gitti. Çünkü orası numaratörden sıra alınmadan faaliyetine devam ediyordu. Klasik kuyruk modası hâkimdi orada. “Numara alan var mı?” diye sordu. Aman tanrım dedim. Bu kız adeta bir bordo bereli!.. Şişman, kelli felli bir adam “Ben almışım bacım” dedi ve 403 numaralı sıra kâğıdını bu bayana verdi.
403, biliyorum çünkü kızı takip ettim.
“ARABA BEKLİYOR İKİ DAKİKA MAAŞIMI ÇEKSEM?”
Tipik kalabalık klişelerinden biri olan “Acele işi olan adam” henüz kendini gerçekleştirmemişti. Kapıdan koşar adım orta yaşlı bir bey girdi. Telefonla konuştuğu kadar hızlıca kaynak yapıp vezneye ulaşmış ve “Araba yolda bekliyor iki dakika para çeksem sorun olur mu?” demişti. “Beyfendi 100 kişi sırada bekliyor” diye karşılık veriyor veznedar. Adam dönüyor, “Acaba izin verir misiniz?” diyor müthiş bir hitabet gücü ile.
Yaşlı teyzeler dedikoduda, diğer vatandaşlar ise sağa sola bakınmakta, en ufak olumlu cevap sinyali kararlılıkla kimseden çıkmamakta. İşte diyorum… İşte milletimin birliği ve dirliği!..
Akabinde “Geldiği gibi giderler” sözünün tekil örneği. “Hastanede yakınım var” bahanesi belki işe yarayabilirdi. İşe yaradığını 4 ay kadar önce Vakıfbank’ın bir şubesinde görmüştüm. Yanlış seçim.
APAÇİ MİLLİ MARŞI HER YERDE
Herkes sıra beklerken bir telefon çalıyor. PTT’de sıra bekleyen müşteri çocuklarının ağlama sesiyle beraber derinden gelsede kendini ele veriyor.
Evet, apaçi milli marşı bir amca’nın telefonundan yükseliyor.
Bilmeyenler varsa eğer buradan müziğe ulaşabilirsiniz. Kısa sürede cevaplanan telefonda çoğu kimse fark etmese bile hat düşüyor, belki amca telefonunu kapatıyor bilemeyiz. 1,2 dakika sonra bu sefer bebek ağlamaları dinmişken duyuluyor. PTT’de bulunan herkes saygı duruşunda bekliyor o arada. Tabi kendini bilmez bazı yaşlı teyzeler sırasını oturarak bekliyorlar. Şansa bakın ki ayakta sırasını bekleyen herkes saygı duruşunda bulunuyor. Tesadüfe bakın. Bakın bakın…
“BİR VEZNE DAHA AÇILSA ASLINDA DAHA AZ BEKLERİZ”
Bebek ağlamaları eşiliğinde teyzelerin dedikoduları sürekli duyulabilecek tek şey o anda. Genel olarak gelinler ve çocuklar söz konusu. Genelde bu iki kesim çok çekiştiriliyor. Hatta yanımdaki 30 yaşlarındaki bir abla telefondakine çok pis küfür etti. Benim terbiyem müsade etmez. Hem anlamını bile bilmiyorum ben o dediğinin…
Onun dışında bazı beyin fırtınaları gerçekleşiyor. “Aslında bir vezne daha çalışsa yarı yarıya daha az beklemiş oluruz” diye bir teori atıldı ortaya. Birbirini tanıyan tanımayan herkes bu fikirle beraber “he doğru yaa…” demek suretiyle “Aslında 2 gişe daha açılsa daha daha az bekleriz” dedi. En son açılması gereken vezne sayısı 4 falandı. Ondan sonrasını takip etmedim.
“BEN 12′DEN BERİ BEKLİYORUM, HÂLA SIRA GELMEDİ”
Akabinde “Kim saat kaçta geldi” karşılaştırılması yapılageldi. Akabinde “Sen x’ten beri bekliyorsan ben x gibi çıkarım” tarzı oran hesaplamaları yapıldı.
Elektrik ve su faturalarının ödenip ödenmediği, üst katın ne işe yaradığı, yapılacak olan işlemin alternatifleri gibi konular görmüş geçirmiş bir müşteri teyze tarafından cevaplanıyordu. Sorun yoktu, herkes bekliyordu.
FORT is PTT
Öğle tatili PTT tarafından kaldırılmış ve nöbetçi olarak 1 veznenin çalışması kararı alınmış olmalı ki öğle saatinde sadece tek vezne çalıştı. Yasal olarak dolan öğle tatili saatiyle beraber diğer vezneler tek tek açıldı ve normal işleyişine devam etti PTT.
Veznelerin çoğalmasıyla beraber arz da arttı ve tükkan iyice “tıklım tıkış balık istifi pozişın”a döndü. Arada gördüğüm kadarıyla Fortis Türkiye Kupası diyalogları yapıldı.
Derken 1 saati aşkın bir süre bekledim ve sıram geldi, işlemimi yaptım ve daha çok kalabalık olmadan huzurlarından ayrıldım oradaki vatandaşların.
PeTeTe gelişiyor. İnsanlar Var mısın Yok musun sayesinnde daha çok olasılık tahmininde bulunuyor. En azından yapmaya çalışıyorlar.
Ne bileyim, öyle şeyler…